Bir çözebilsem saçlarını, Nil omuzlarımdan akacak pazar akşamları.
Bir çözebilsem saçlarını Nil omuzlarımdan akacak pazar akşamları...
Kıvırcık saç sokağında kaybolacak çocukluğum... Vapurlar yağacak gözlerimden Rıhtımlarına. Edebiyat hânemde iki şiirli bir çay. Güvertende hep yüreğime uçan kuşlar var. Ve Samanyolu’mu aydınlatıyor gözlerin. İçimde ki kanadı kırık kuşları iyileştiriyor güvercinli güvercinli gülüşlerin... Dudakların ise gemimi batıracak yakalandığım en uzun yağmur ve Lodos... Bir çözebilsem saçlarını Nil omuzlarımdan akacak pazar akşamları... Yorulursa şiir pazartesileri... Hafta başı, iş başı, satır başı derken Dünya telâşı... Yorulursam, saçlarımla oyna olur mu sevgilim... Ben kıvırcık saç sokağında bir berberim. Bir çözebilsem saçlarını, Nil omuzlarımdan akacak ama Dokunmak zinhar yasak. Öpsem iz bırakmak suç. Ellerini tutsam, İbrahim’den çok beni yakacak ateş... Bulutlansa Mikail’i inkâr edecek gözlerim. Bir çözebilsem saçlarını Nil omuzlarımda boğulacak pazar akşamları... Yasal tedbir koymuşlar ellerime sevgilim... Çözemiyorum saçlarını... Bir çözebilsem, Akdeniz’e teslim edecek kendini Nil... Ve ben bir yürek mahkûmu şâir... Bir kürek mahkûmu kayıkçı. Dudaklarının kıyısında yaşayan âşık balık. Ve dipsiz gözlerinde müebbet yiyen Yusuf. Bir çözebilsem saçlarını, Gülüşün eklenecek kimliğime... İkâmetim gözlerin, memleketim yüreğin olacak... Dînim aşk, kan grubum dahi B(-) Negatif SEN olacak... "Bir çözebilsem saçlarını Nil omuzlarımda kuruyacak pazar akşamları..." |