Yasak Bir Kentteyim
yasak bir kentteyim sevgilim
içimde kuşlar göç halinde ve çocukların uçurtmaları yok gökyüzünde bilyeleri, sevinçleri de yok korkuyla bakan bir çift gözleri var annemden miras kalan bir hüznün içindeyim sanki sevdasını yitirmiş bir yaşama tutunmaya çalışıyorum bir elimde çocukluğumdan kalma sevincim bir elimde yitip giden ömrüm var ve giderek çoğalan yalnızlığım bu yalnızlık senden kaldı biliyorsun her gün her sabah akşam olsun diye beklerken her akşam da güneş doğsun diye bekliyorum sabahı bazen zamanı durmuş bir saat gibiyim bazen de hızla ilerleyen bir zamanın içindeyim bir döngünün içinde gel git şeklinde yaşıyorum şimdi söyle bana sevgilim, söyle bu kentte neden kuşlar uçmaz neden çocuklar misket oynamaz neden çiçekler açmaz güneş neden doğmaz yoksa bu kent çocuklara yasak mı neden analar ağıt yakar mezar taşları neden küçük neden toprak kanar ki yasak bir kentteyim sevgilim içimde ölü kuşların çığlıkları çoğalıyor bir kadının ağıt yakan gözlerinden tanıyorum bu acıyı bu yarayı annemin yaktığı ağıttan aldım bunu da babamın feryadından şu acıyı da tanımadığım bir amcadan aldım ölen oğlu için göğsünü dövüyordu ilk sığındığım yerdi kalbim sonra arada uğradığım yer oldu bunca acı varken bu kentte bunca zulüm, bunca gözyaşı varken yaşamaktan nefret ettim sevgilim ölmeyi yaşamaktan daha çok sevdim benim içinde bir mezar kazsın cellatlar çocukların benden önce ölmesine dayanamıyorum zor olan yaşamaksa bu hayatı biz bunu da başardık ama sevmek diyorum sevgilim sevmeyi başaramadık hep aynı yerde aynı acıyla yaşadık yasak bir kentteyim sevgilim yüreğim bir annenin yaktığı ağıtla kanıyor ibrahim dalkılıç 13.03.2018 23.40 izmir |