1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
955
Okunma
ağır
adımlarınlarınla
ufku delerken tükenmezlik
yavaş kalan hüznüne gece gibi düşerdi
elini
bile yüzüne değemezken
üzümler gibi beyaz güzler ağırlaşır
toprak titrer burukluk yesil cimenleri ezer
bir
yağmur yağar
güneşin eteklerinden
bulutlar cıplak göz hızasına
konu verir bir ağırgama gecemez şuarı
icinde
renk renk gök gürültüsü
dışında sıcak bir yalancı bahar
ısıldayan yaşamın eğilen ürkek kırntılarında
bir
ses kalın hiçliğinden
tam ortasında ayak dizginleriğle
yavaşca ve hiç görmediği yalın yamaçlara bakarak
birmec
hüzün olur
aslının iki hüçre katre ayına
kacıncı sabahında olduğu bilmeden
birakır
icindeki külden nefesten
dumanını saklayamaz gün güleçlik
gen geciklik ellerinde sırma sargı hizaları
parcalar
zerresinde bulamaz
hırpalar göremez gömüldğü nazra
haykırır durur erir bir olamaz hızla uzaklaşır
kabuk
tan yelinin üstünde durur
yamac bir kaç adım sağ durgunluk kücülür
gölgeler nayifleşir tutkunluk zayıflaşır bir öngürlük kaplar icinden
acın
kap kara ayaza duvarlarını
sığmazlık dar gelir hiçliğin haleleri derin
bakmayın sukutu diken eller nasır yüzleri bin arzdır
duyulmaz
secre gökyüzünde
urgan yeli üflerde durur anı
kalırda acamaz yüreğin yedi kat altındaki beşri ölümsüze.
5.0
100% (4)