İkimizde Bu Şehirde Yapayalnızdıksonra yüzün avuç içimde yankılanırdı ikimizde uçmaya çalışan ürkek bir serçe gibiydik sonra yürürken bir şehri hızlı adımlarla yanlış adreslerde birbirimizi kaybediyorduk sanki bütün caddeler siyaha boyanmıştı bütün çiçekler solmuş bütün çocuklar sessizliğe bürünmüştü biz ikimiz bu şehirde yapayalnızdık sanki hiçbir şey söylenmemiş hiçbir söz verilmemiş hiçbir şey yaşanmamış gibiydi büyük harflerle küçük sevinçler yaşıyorduk küçük harflerle büyük üzüntüler bir pencere ardından hayatı izliyorduk hayat elimizin arasında akıp gidiyordu neyi nasıl yaşamalıydık onuda bilmiyorduk güneş her gün doğup, her gün batıyordu bu şehre takvim yaprakları, mevsimler değişiyordu zaman su gibi akıp gidiyordu biz bir kapı eşiğinden sızan rüzgar kadar sessizdik soluk soluğa nefessiz kalıyorduk toprakta tohum olmak, çiçek açmak filizlenmek vardı şimdi sonra yüzün avuç içimde yankılanırdı sesin sesimde bir çocuk ağlaması gibi ve hiç tanımadığım bir çocuğun sesinde hiç bilmediğim bir hüznü yaşıyordum yürüdüğüm her şiirde seni yaşıyorum içtiğim her su sen gibi, giydiğim her elbisede kokunu yattığım ranza göğsün sanki pencereme konan kuş seslerinde sen varsın ve sevdadan geçmeden daha bir bir sensiz kalıyorum bu limanda demir almış bir gemiye deniz çok güzel demek gibiydi sensiz kalmak sonra yüzün avuç içimde yankılanıyordu biz ikimizde bu şehirde yapayalnızdık ibrahim dalkılıç 10.01.2018 21.55 izmir |