Yeryüzünden Hüznü KaldıracağızNedir bu had bilmezlik, bu kin, bu öfke nedir? Ruhunuz kavgalara, savaşlara muktedir Kim sizin dağınızı, denizinizi çaldı? Size kimden yadigâr, kim elinizden aldı? Kime emanet diye gökyüzünü verdiniz? Alacağınız kimden, kiminledir derdiniz? Husumetiniz kime, kime gönül koydunuz? Ki bunca, yaşamaktan, yaşatmaktan caydınız Sevmek diye bir şey var, siz hiç duymadınız mı? Dökülen gözyaşına, kana doymadınız mı? Nasıl kıyar ki insan, bir karıncaya bile? Can bu, hayat bu, çok mu kolay geliyor dile? Merhamet dalınızı hangi hain budadı? Vicdansızlık yurduna sizi kurban adadı Bir güle sarılmayı, siz hiç bilmez misiniz? Papatyayı koklayıp, gönül almaz mısınız? Kibir okyanusunda, bir sandalla küreksiz, Nasıl yol alınır ki ruhsuz, hissiz, yüreksiz Küsen, kırılan umut, bir yaprak dökümüdür Kıyamet, bir çocuğun her dudak bükümüdür, Hakkınız yok, güneşi taş atıp öldürmeye Bir ağacın yüzünde baharı soldurmaya Reva mı asil iken, dünyaya rüsva olmak? Dururken bir yanakta kocaman esva olmak Kırın içinizdeki o taşlaşmış inadı Öpülmeyi bekliyor güvercinin kanadı Hadi gelin, kalp kalbe, aşkla saldıracağız Yeryüzünden o mahfuz hüznü kaldıracağız. 10.12.2017 S.U. Serkan Uçar |