rikab
önce demir parmaklıkları kesiyorum aklımın ve bakıyorum
sonra süleyman oluyor ellerim,gözlerim raif sonra bir sofra kuruluyor önce açlara! sonra cümle ihvan,işba ve ben kuşlar uçuruyorum gökyüzüne sonra özgür bir bulut oluyor kanatların uçuyor uçuyor uçuyor mavilere peşinden,ben kendimden sıyrılıyorum senle düş oluyoruz enginlere şimdi öyle uzağız ki kötülüklere biliyorsun ! öyle yakınız ki iyiliklere görüyorsun ! ve birazdan kanat çırparız ikimizde süzüleceğiz maviliklere inanmasın belki ama biz aslında bir düşten ibareyiz seninle ve buraya kadar tamam ama,bir hem var aklımda bilmem farkındamısın sende gitgide herşey uzaklaşıyor kendi özünden, az ötemde bir tarla kuşu geçen güzden kalma sesini bana hatırlatıyor sesin içimde karha ve üzülüyorum çünkü benim öyle bir yeteneğim yok iki gün duymasam sesini tanımam nerdeyse yüzünü unuturum ve yediğim kurabiyelerinin tadını da. nankörlükten değil elbette nedense ağzım hep süleyman sofrasını ıskalar bu ürkekliğim seni sevmemek asla değil herhalde seni giyinip çıkarmaktan korktuğumdandır. çünkü kökün zadegân benimse dilim ahrar olmazsa haksızlığa üzengi sonra üzülürsün belki istemem aramızda bir ağlama duvarı ..... 10aralık2017 Can Fırat |
okadar
tebrikler