Ramadan ile Telefon Konuşmaları* ben bu günlerde hiç iyi değilim Ramadan uykularımı delip yırtan bir gül dikeni bu gözlerimi ayak uçlarıma iten tedirginlik öğle ezanlarında ciğerimi burup bırakan yara izi asma fidanı dibinde çoğalan izmaritler kadar bitmişlik anlarsan belki sen anlarsın beni Ramadan ben nicedir kendimi pek kutsamışım bilemedim, avuç içlerinde oynarmış oyununu gönül meğer asıl sustuğunda söylermiş dudaklar tutkulu bir yüreği asıl kaçtığında yanaşırmış insan karasevda uçurumuna ben ikide bir kendime onsuzluk cezaları veriyorum cezadan caymak için bahaneler buluyorum hemen caydığım için yeni bir ceza gerekir diyorum bana üstümü-başımı tekrar sıyırmam yakındır benim Ramadan kendime sorular da sormaktan vazgeçtim, biliyor musun hoşnutluk ne kelime, minnet doluyum her sabaha, her akşama ah Ramadan, bir de ikide bir topuklarıma düşmese aklım aynalar bildirmekten vazgeçse haddimi kalın çizgilerle ne olurdu şimdi, bir çift beyaz ayakkabıya alüminyum tencerede kızaran patatese el örgüsü şapkaya, toz şekerli ekmek dilimine aşkla sarılan o çocuk neşesinde olsam şimdi, simit ya da otobüs parası tercihli Tünel önünde, ajansa küfür dolu ağzımla iskele çıkışında sarı saçlımı görüp kaybolan Galata yokuşu merdivenlerinde çaresiz bildiğim tüm şarkıları unutmuş delikanlı haldeyim * sesli gülmekten utanma demiştin bana yüreğinin sesini duyamazsın yoksa bu yaşımda bu öğüt ağır geldi bana Ramadan |
Çok hoştu.