Acı Ve Sen
beni aradım sende
beni bir papatyanın son yaprağında seni seviyorum cümlesinde aradım bir mevsimin son günleriydi ağaçlar yaprak dökmeye başlamıştı toprak çatlamaya hava soğumaya başlamıştı bir yandan kar sesleri bir yandan yağmurlar bir yandan sen özlemi ve ben köze durmuş ateş suda boğulan balık turuncu bir şiir ve bir pencere kenarı yalnızlık kadar sensiz-dim bütün seslerde seni aradım bütün caddelerde kokunu bütün şehirlerde izini aradım ve tek kurşunluk canımda aradım seni tek idamlık tek intiharlık canımda ama sen hep içimde bir yerlerdesin ve hep işgalinde yokluğuna sarılıyorum sonra bir acıya eş oldum her gece bir acıyla yatıp bir acıya uyanıyorum soğuk bir kar tanesi kadar kırılganım kırıldığım yerden erimeye başlıyorum içime düşen martı çığlıklarıyla denize sevdalı yüreğimi dinliyorum bir koğuşu voltalar gibi bir uçtan diğer bir uca çeltik atıyorum özgürlüğe gün sayar gibiyim ama bir karanlığın içinde yaşıyorum yokluğun o kadar soğuk ki yüreğime karlar yağmış gibi üşüyorum avazım çıkana kadar bağırmak istiyorum adını haykırmak seni sevdiğimi ama boğazım düğüm düğüm sanki bir ıssızlığın içindeyim bir günahı göğsüme yüklemişim öfkenin son çırpınışlarında seni arıyorum biliyorum sen turuncu bir şiir’sin kimi zaman bir papatya kimi zaman bir kardelen çoğu zaman kızıl bir karanfil yüreğimde kanayan bir yara idam edilen bir mahkum kurşuna dizilen bir militan ve solan bir acının sütunlarına sırtımı yaslar gibiyim bir savaş sonrası özgürlüğü arıyorum kaybettiğim yılları baltalamaya çalışıyor hayat güneşin doğduğu yerden güneşin batışını izliyorum ve bir serzeniş içimde yalpalıyor bedenimi ve kerpiçten bir duvara kanayan yüreğimi asıp içimdeki seni seyrediyorum acı ve sen çok güzelsin ibrahim dalkılıç 08.12.2017 23.00 izmir |