Ekim geldi.
Ne güneşli günler sonsuz
Ne aylı geceler sağır sessiz Dinmiyor ki fırtına çağlayan ırmaklar Akşam olunca buz kesiyorlar Derin hüzün hücmünda sonbahar Tavan arasında çivisi çıkmış çerçeve Eskimiş yıpranmış yığınla anılar Çakılır alnımın çatısında gözkapaklarım düşer Yorgun akşamları karanlık basar Mavinin tılsımı gider güneş batınca Gün ölür gözlelerin küçülür ışıksız odalarda Bahtsız mı bahtiyar mı kuru ağaç kabukları gibi öksüz Gölgesiz kalmış bedeninde ağırlaşır kapanır gözleri Yüreğine düşen yoksul cemreler birbiri ardı sıra gelipte geçer Bu nedir dilinde acının balı Aç ayı armuta çevirir başını Oynatsada rüzgarın zülüfünü saçını Oynamaz er adam gözünü kaşını Görüyorum gözlerinde zamansız öldürdükleri umutları yıldızların Unutulmuş gölgelerle beraberce gidenler Karanlık ürkütücü bölücü kapısını açıp kapayıncaya kadar yaşasanda işaret parmağınla ölçülebilir bir arpa boyu yol Ne zaman ki sözüne sadık insanoğlu Yayan yapıldak kırılgan güz gülleri Avutmaz bir avuç mutluluk İstersen hiç habersiz hiçten bir hiç hepten Sis bastırır dağların yücelerini saklar Duvar diplerini aydınlatır asi şimşekler çakar Yarın ekim sabahında yine baştan başa gölgesiz Yağmurlar baştan aşağı uç böcekleri gibi bulutları dolaşır gönül avlusunda anız tarlaları sürülüp ekilecek yeniden bak yine ekim geldi. Nurten Ak Aygen 01.10.2015 |
HAYIRLI İŞLER...
........................................ Saygı ve Selamlar..