MAHMUD-İ HAMİDMAHMUD-İ HAMİD Mahmut diye tescilliydi adı, Ama namıyla anılırdı, Mahmud-i Hamid, Hamit oğlu. Tıknaz boy, Kırlaşmış pala bıyık, En belirgin özellikleriydi. Yiğit mi yiğitti! Koyardı dizlerine, Akşamdan yağladığı, pakladığı mavzerini, Bakardı, bakardı... Bir daha bakardı. Doyamazdı ona, Yanından hiç ayırmazdı bu cansız arkadaşını, Sonra çıkardı karşı tepeye, Başlardı beklemeye. Ruslar gelecek, Onlarla vuruşacak!... Gözleri hep ileri bakardı, İlerdeki tepeleri gözetlerdi. Ha geldiler, ha gelecekler! Bazen hıçkırıklara boğulurdu! Rus Gavuru gelmedi diye. Anlatırdı, Yakaladığı herkese, Dedesinin kahramanca vuruşmasını. Deli, divane sanırlardı onu, İnanıyor gibi yaparlardı. Gelecekler… gelecekler… Bekle sen nöbetini derlerdi. Sabırla sürdürürdü, Bitmeyen beklemelerini, Dijnik’in tepe noktalarında. Gününü gösterecekti Urus Gavuruna!... Ruslar gelmedi, Muradına eremedi Mahmud-i Hamit, Ama yaşlandı zamanla, Ruslara bir tek kurşun atmadan bu dünyadan göçüp gitti. O gitti, Namı yürüdü yörede. Nur içinde yatsın… Ömer Adar-2017 |
Gönül dostu; Kaleminizin duygu aktarımı daim olsun…
Kutlarım...
............................................Selam ve saygılarımla.