DERTLİ HAZAN MİSALİ...Dobra şarkılar ürkünç aryalar fısıldıyor, Eklemleri gecenin çok yoğun, Kemikleri kırılgan şirret gece Yine hüzne gebe ve aşka, Vur patlasın çal oynasın aklımın nifakları Ve zehirli bir tebessüm Ölü ağızlarında mezar diplerinde Kayıp sanrıların. Zıt tabanların izinde yorgun kıyam Aşka nazire eden gökte o boşluk Yine kırlangıç misali iç gıcıklayıcı Öksesinde ömrün: Girdap kaderlik, Sevda ömürlük, Nakşeden istirham yine emrine amade durduğum Yerlerin, göklerin hâkimi. Bir sefil nameden ibaretim madem Gök gözlü insanlardan dilendiğim dirlik. İçimin temaşası; Zarif kumruların kayıtsız cıvıltıları Bir de batılına yörüngenin Aşkın kısa ömrüne biat Çatırdayan hutbesinde ömürlük izdihamın Kayda değer ne çok kara bulut İşvesi rüzgârın dağıtırken isini bilumum neferinde Yürek denen cengin, İstirahata çekildiğimin de göstergesi Şu dingin ruhun anlık öfkesi Yine nöbette akıl tutulması Yine firarda sivilceli adam Bir de kıran kırana Yaygarası arş-ı alaya çıksa da Sağır Sultan bile duymazdan öte Şimdilerde gidip geliyor kıvrımları İçimde reçine; Bilumum gölge tehir etmişse misafirliğini İzbelerde sakındığım gözümden aydınlık; Kara suratlı Çingene Atarken göbek dolusu hüzün Mutluluk çığlıkları ne alaka? Ya da neyin derdi Eylül’ün? Şimdilerin yazı sözüm ona Yaza yaza çıktık feraha bir kış günü: Mevsimler illet be sevgili Ve arabozucu komşu kadın İspiyonlarken ebegümeci beynamaz bir cümlede Karaçalı, Belki de tencereyi ovalamaya kalkma, dercesine: Tencere senin dibin benden kara Ve bir türkü çığıran Yalın ayak tekir kedi. Afalladık madem gecenin körü Temennim o ki; Sen de düş aşka Yaşını yükleyip yasına Demlen yine bir şiirin göbeğinde, Derledikçe yorgun cümleleri Argın gökten de alıp nasibini Boya yeryüzünü şaibeli şiirlerle Derviş misali, gömül dibine efkârın; Dertli hazan misali Öykün Eylül’e bir de diyemediklerinden kork Eğer ki giyinmişsen hüznü. |
Kutlarım...
Beğendim…
............................................ Saygı ve Selamlar