Sedâmız bizimSaatler paslanır nefes tutulur Gök kubbeye çarpar nidâmız bizim Dik dörtgen piramit kafes tutulur Arştan yere iner cüdâmız bizim Gündüzler dönmüştür gecesi âkim Şiirde infaza hükmeder hakim Miâd’ı dolmuştur dermânsız hekim Satırlarda diner edâmız bizim Bir tabak bir çatal kaşık eksilir Bir feryât,bir figân,âşık eksilir Yayları kırılmış beşik eksilir Gölgeyle raks eder odamız bizim Son akın vaktidir,akın çok yakın Ötüken yolunda tuğ’ları takın Gönlümü destanlar içine çakın İklimler dolaşsın fedâmız bizim Bedenden libâsı bir bir soyarlar Çeneyi bağlayıp kefen yayarlar Kara gözlerime toprak koyarlar Rahmetle yargılar Hüdâ’mız bizim Bir gün buralardan geçti dersiniz Kanatsız ayaksız uçtu dersiniz Vah,yazık zamansız göçtü dersiniz Makberî’ce kalır sedâmız bizim Makberî - Ahmet Akkoyun................07/05/2008............00:15.............İst ........... Hikayesi, Son satır Kelimeler satıra, dökülürken kırıldı Ağıt astım gözüne kalem sustu,dil sustu Asırlar öncesinden gelen efsûn darıldı Yuttuğum sevgilerim geriye beni kustu Kimbilir ki belki de şiirin yas’ıdır bu Gâmlı Baykuş misâli öksüz kalırken gedâ Maverâdan içtiğim son sevda tas’ıdır bu Sen yetim şiirlerim sana temelden vedâ Makberî - Ahmet Akkoyun ........... Hikayesi, Süt Beyaz Kaftan Vah ki yazık ömrümüze can şâd’ı bühtân imiş Remz eden reng-i tebessüm firdevsi ah’dan imiş Ol baht-ı Humâ kuşunun,gelişi kaf’dan imiş Canda can’a vuslat veren,süt beyaz Kaftan imiş Makberî - Ahmet Akkoyun ............ Hikayesi, Rindâne Ermeli, ermelidir hitâma, çün sine eyvah’ına yazıktır Maşuk-u rindâneyiz alemde,heybemiz dil ah’ına azıktır.. Makberî - Ahmet Akkoyun .......... Selamlarımla |