Sonsuz Gece
sanki buralara yıllardır kimse gelmiyormuş
bu açık seçik tepeler alevleriyle yalazlanırken atlılar geçip gidecek develer ufuklara doğru yankı edip umutlarımızı sevgi dolu şehirlere götürecekler mahsende bir yudum umut şarap fiyakalı gümüş kılıcımı yüzüme tutup seyrettim kendimi yüzüm kaçıp kaçıp geliyordu sana iğnede oya güle batıp kanatıyordu kırmızıyı hep aynıydı yaramızı iyileştiren acı savaşların hiç ölmeyen çocuğu nefes alsa yaşama sevinci basıyor omuzlarındaki hürriyete elini ışıldayan suya sokup yüreğimi serinletsen duyuyorum taşların cümbüşünü gökyüzünü gülümsetiyor ırmağın denize inişi hangi yöne dönsem güzelsin kuruyan dala soruyorsun ılık yaz akşamlarını bize neler getirdin ey yorgun hava kavuşup sabahı yitirsek avuçlarında özleyeceğiz yeniden seni verme sakın kimseye sakla bize o sonsuz geceyi. |