0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
749
Okunma
sanki buralara yıllardır kimse gelmiyormuş
bu açık seçik tepeler alevleriyle yalazlanırken
atlılar geçip gidecek
develer ufuklara doğru yankı edip
umutlarımızı sevgi dolu şehirlere götürecekler
mahsende bir yudum umut şarap
fiyakalı gümüş kılıcımı yüzüme tutup seyrettim kendimi
yüzüm kaçıp kaçıp geliyordu sana
iğnede oya güle batıp kanatıyordu kırmızıyı
hep aynıydı yaramızı iyileştiren acı
savaşların hiç ölmeyen çocuğu nefes alsa
yaşama sevinci basıyor omuzlarındaki hürriyete
elini ışıldayan suya sokup yüreğimi serinletsen
duyuyorum taşların cümbüşünü
gökyüzünü gülümsetiyor ırmağın denize inişi
hangi yöne dönsem güzelsin
kuruyan dala soruyorsun ılık yaz akşamlarını
bize neler getirdin ey yorgun hava
kavuşup sabahı yitirsek avuçlarında
özleyeceğiz yeniden seni
verme sakın kimseye
sakla bize o sonsuz geceyi.