Pandoranın kokusu
"Ey zaman içersinde direnen bir zamanın yüzleri! Önce genç bir yüz olarak hatırlanan, ardından gittikçe daha silikleşip derinlere kayan, böylece de ölümden sonra artık yüzü oluşturan bütün çizgilerin ötesine geçip, neredeyse sonsuz bir manzaraya dönüşen anne yüzü. ’’
Vergilius’un Ölümü- Hermann Broch Kent sürgünü ayak bileklerimden yakalıyorlar beni okuduğum kitapla yargılanıyorum Babasına rahmet okuduğumun feleği ne de güzel döndürüyor sizleri... Elleri karnında Tam göbek deliğinin çukurlaştığı yerde Sancılıyor dünyanın bağırsakları Dün gördüm dedim ya ölümü yalandı ertesi gün de gördüm Ve yarında göreceğim Ertelene bilecek şey değil ki ölüm eğreti duruyor ağzımda yaşamak. Payıma düşen ne ise hışımla tıktım ağzıma parmaklarım yağ içinde. Sigara zararlı dediler iki paket içtim alkol bütün kötülüklerin anası imiş. Kim anasını da alıp gitti ise ona sorun bunları Yazmaktan da usandım Utandım uyandığım çağdan. Pandoranın kutusundan daha çok kokusu ile ilgilendiğimde doğru Ve hatta promosyon olarak yanında verilen Dokuz doksan dokuza bir adet Truvalı Helen posterine bakıp bakıp gülümsüyorum ara sıra tahta kurusu dolu bir gün daha. Herkesler bağırıyordu Sırf sporcular güzel vücutlu diye voleybol izleyenler dahil hurra hep bir ağızdan ölüm isteriz. Yetmedi mi dedim biraz da yaşatmayı denesek yetmemişti yetmez di Zaten annem de ölmüştü bir zamanlar bana neydi... |