HÜZÜN IŞIKLARI ALTINDA
dön bak dedim kendi kendime
döndüm baktım yüzüme benzeyen bir ses yanıyordu ve gece ayrılırken orda denize bakan bir otelde bir kadının mahrur hüznünü anlatan sesi ağlıyordu. geceler öksüz olur, küçük bir kalbe yaslanır hüzünler adını arar gecenin buğusunda şiirler kavrulur lanetli bir tepeden tüm öfkesi doğusuna düşer hayatın içimdeki seni tüketmeden. vakit güneyde bir sabaha dönüşür baharda yakası kar gibi kaldırım başlarında sancım büyür kıyamet kopar,cehennem içimde düğümlenir. voltalarını kahkahalarına saklar mı tutsaklar celladı kızar mı kendisine kurbanın gölgelerine yerleşir mi insanın kovulan düşler ve aşklar? martılar aç kalmayı bilir ben sana aç kalmamış mıydım bir ömür? aç değil miydim ki kıtaları işgal ettiğimde kovulup gittiğimde ve öldürdüğünüz de beni kimsesiz değil miydim? şiirlere saklamıyorum hiç birşeyi şiirler de kovdu bizi gözyaşlarında bir yaşam sessizliklerin acının balkonunda karmaşa ve sahili kan doldurulan bir sevgi denizi; yüzerken en iyi ağlamayı bilen yosunlar rol yapar yeniden dirilmek için. şimdi gidin ve beni kendinizi pazarladığınız savaş alanlarında vurun birileri gelir çiğner hayallerimizi beş yalan koymayı unutmayın kenarına sessizliğin gece lambalarına yaslandığında ölü çığlıklar anılarıma hiç birşeyi hapsetmeyin. çekip çıkarın kendinizi içinden zamanlar da ölür zamanlar da sessizliklerin içinden sökülür. Zeki Nurçin |
tebrik ederim çok güzeldi.