GURBET
Tam alışmıştım derken bu gurbete.
Tam gurbette olduğumu hissetmezken; Sen çıkageldin, hayatın tam ortasına. Merkezine, tahtına yerleşiverdin sormadan. Sanki sen yerini biliyordun, Gönlümde seni bekliyordu. Yeşermek için suyunu bekleyen, Işığa hasret bir tohum gibi, Ayaklandı seni bulunca zaman! Yolcusunu bekleyen dolmuş gibi, Seni aldı ve durmadı... Su yolunda akadururken zaman; Budanmaya mahkum gül gibi, Sonbaharda dökülen yaprak gibi, Bahara ulaşan kardelen gibi, Daha yıldızları bile sayamadan Zorunlu hasrete maruz kaldık. Aniden yavaşladı...yavaşladı... Arıza veren araç gibi durdu zaman. Geçmek bilmeyen saniyeler, dakkikalar... Ölümü bekleyen ağır bir hasta, Müebbeti bekleyen bir mahkum gibi; Saatleri beklerken, sayılı günde geçti. Vuslatı beklerken göz bebeklerim. Özgürlüğüne kavuşan ceylan gibi, Arkasına bile bakmadan seni aradı... Bulduğunda seni yine durmadı zaman! Emanetini bulmuştu sanki. Aldı ve yine ayaklandı. Nasıl bittiğini bilmediğimiz; Saniyeler, dakikalar, saatler, Günler ve haftalar.. Ve sonra zaman, aniden Her ayrılıkta durmaya başladı. Vuslatı, hasreti,mutluluğu, hüznü... Her gün tekrar tekrar yaşar oldum. Meğer ne çok hasret saklıymış bir günde! Sonra gurbet, hasret, özlem, sen! Suya düşen pamuk gibi, Yağmurdaki yaprak gibi, Çayımın demi gibi, Her mevsim bahar gibi, Sen sardın her yanımı! Bir gün kokunu almasam, Bir gün yüzünü görmesem, Bir gün sesini duymasam Bir gün sarılmasam, Görüşmesek, gurbette gibiyim! Bir garip hasretteyim sanki! Anladım ki, gurbetim sensin. Sensin hasretim... Burhan SEVİMLİGİL |