YAZIK!
Sen, cennet bahçelerinin en nadide gülüsün.
Ben dikenli bozkırın en çarpık dalı. Ben istesem de sen incinir, üzülürsün. Kahrolurum, solarsa goncanın tek yaprağı! Bülbülün, kargaya sevdası gibi senle aşk! Renge yazık, sese yazık, ömre yazık. Gül, dikene vurulsa da olur mu meşk! Suya yazık, dala yazık, güne yazık! Günler, geceler, aylar, yıllar da geçse. Nefesimde solduğun saniyeye yazık! Bin kaynaktan bin yudum su da içse. Dikenle sarılmış papatyaya yazık! Bin yaprağa sarsan, diken gül olmaz! Döndürmüyor zamanı hiçbir pişmanlık. Binbir sinekten, bir kelebek olmaz. Bir kere üzülürsün, bin pişmanlığa yazık! Sızlarsa talihin kalemi, ağlarsa ellerinde. Dökülen sevdanın kanına, terine yazık! Boşver uğurladığın seneleri gözlerimde. Yeğleme terazisine koy bak! İnsâfa yazık! Seni sevmemenin yok bir mümkünü. Sevgimi doldurduğun, gönlüne yazık! Seni bana getirdiyse de unut dünü. Değişmez değil, bu kötü talihi kabule yazık! Donar ayazımda, güneşimde yanarsın. Aratır eceli, gözlerinin bir damla yaşı! Dinerse gül kokun sende anlarsın. Ölse bir gün yaşatır ancak bülbülün kanı... BURHAN SEVİMLİGİL |