SÖZ SANA SÖZ...
Saklı sancıları ayyuka çıksa da
Şansız şiirin İç dökümlerini lav eden kalemi prangalı şair. Göllerin durgunluğuna yakalanmaksa En mahiri, Sevda şarkılarını dolamaksa diline Ahir zamanın, Kanatan hükmüne tahammül edemez insan Koylarında bilinmezin. Tınısında ahkâm, gözlerinde kem; Tırnaklarını geçirmekse sıvası dökülmüş Gönül odamın geçit vermez suretine. Devşirmeli duyguları Kutupları ala boyayıp ve uzanmalı Boylu boyunca ekvatorun sıcak kokulu toprağına. Geçit vermez ki hüzün, Sarmalında ölümün dip sancısı geldi yine gecenin, Cümleleri sağaltıyorum usul usul Kenetli heceleri b/ölüyorum ortadan, Kan çıkmazsa Hizaya gelecek dostum düşmanım. Şimdi mağlup bir acıyla susmak vardı, Diyor ya şair: Öfkesi azımsanmazken, kuytulardaki O rahvan ve dingin tını nerede hani? Nerede engebeli yokuşlar? Nerede yoksunluğun yarım izmariti? Büyümeli bir an evvel Büyüdükçe evin sardunyası, Az sonra sulamalı da ve unutmadan kuşları Garip doğanın sefil göçebe mağdurları. Söz sana, söz, Pekişen aşkın kıvamını tutturamadım gitti Ve gidik aklımın atmış d/evrelerine Sokulan hücre zaafıyla, adresime Geri dönen zarfsız, noksan mektupları: Öyle ya, başında nüktedan bir coşku Az sonra başlayacak yağmur öncesi Açmalı yüreğin şemsiyesini: Hem belli mi olur Akan gözlerinden mektubun şaşaalı mor mürekkep Bir da kaykılmışlığın hüviyetini Sakınırken gözlerimden. Uyu, sen, uyu sevgili Şiirin kollarında ben koklarken hüznü, Duyduğun bil ki şiirlerin İlahi göçebe kokusu: Ben gibi yıkandığım ırmaklarında Hüzünlü şarkılardan damlayan ağır aksak Tıpkı aşk hikâyelerinde Elini tutarken zengin âşık Fakir bir şaire tutulmuşken kör kütük. Sakın ha, çıkmasın artık insanlık zıvanadan, Zanları da tehir etmeli Ay güneş ile arasını bozmadan Teğet geçen bulutlara dokunmayı da unutma Ve unuttuklarımı sal ansızın Aklımın apak kusurlarına Niyaz ederken gecenin köle vakti. Ben gibi kul köle aşka nazir edenlere de Dinmeyen öfke Hani galeyana gelir de abdalın biri Pür-ü pak döker içinin küllerini Yanık yüreğimin de bam teline Ismarladığım kadarıyla… zaman diyorum sevgili: Evet, zaman tükenmeden Bir de iksirini içtiğimiz şu nahoş evrenden Aşka hükümdar kelamı da yüz göz etmeden Sevmeye var mısın kendince Ve sevilmeyi tehir etmeden Bakmasan da gözlerime Hele ki feri sönmeden güz yangınlarının, Aman vermeden çekip gitmeli kimselere sezdirmeden. |
Çok çok Beğendim…
……………………….…………………. Saygı ve Selamlar..