Vazgeç Bizden
yine cam kırıklarıyla dolu yüreğim
özlemlerimden kanıyorum oysa bir ömür yetmeden sevdim seni kırk asır seni bekledim kırk yaram oldu kırk acım ve kırk mevsimsiz zamandan geçtim biliyor musun sen hayatımın bir parçası değil hayatımın ta kendisiydin ben seni değil hayatımı kaybettim şimdi seni nasıl anlatsam nasıl şiirlere döksem nasıl özledim nasıl bekledim nasıl sevdim hangi cümleyi kurabilirim ki hangi kayalara çarparım yüreğimi hangi limana demirlerim bilmiyorum sen içimdesin ben içimden kanıyorum sonra ellerin yumru olur göğsümde bir çocuğun kalp atışlarında bulurum seni çıplak cümleler takılır boğazıma tel örgüler kurulur yüreğimin sınırlarına bir denizin maviliğinde ararım seni bir kum tanesinde bulurum ve ben kum tanelerinden dünya kurarım kendime ah ateşi yüreğimde ah yürek-sizim gidişini izlemek bile günaha sokuyor beni bir günahım ben kaç asır geçti kaç yara kabuk bağladı yüreğimin kuytularında kaç kanamak-tan yeniden doğdum hem seninle-yim hem sensiz ölü-yorum sanki ahiret kapısından geçer gibiyim günah çıkartan bir suçlu saçlarını kısacık kesmiş bir kadının acısı-yım ben yürekten santim santim dökülen un pişen bir ekmek kızıl bir şarap dokunmaya korktuğun bir papatyanın son yaprağı-yım hadi şimdi vazgeç bizden hadi şimdi terk et bizi hadi şimdi öldür bizi bizi kör kuyulara at bizi yok say sevdayı vur bizi unut-(ma) bizi sev-(me) biz ölelim bizim yaşamaya hakkımız yok kar altında kalan çiçekler gibi üşüyorum yine toprağın kucağında avunurum çok özlemle hiç sevdasız yaşıyorum bazen firarda olurum bazen düşlerde ama hep seni düşünürüm gözlerim hep seni arar hadi şimdi vazgeç bizden ibrahim dalkılıç 10/07/2017 23:41 izmir |