Kent sürgünü
Renâs
Bu coğrafyada, Bir kadını kurşuna dizmekten daha ağırdır Kalbine onlarca kez tecavüz edilmesi Öldü tüm dilleri aşkın Ruhumu astığım duvaktan kan damlıyor artık Adına bağışladığım sevgiler yok..! Yokluğun , Geçit vermez bir dağ sürgünü Yokluğun , Bir cigara tadında ki kent yalnızlığı Tekil kalabalıklarda büyüyor içimin yalın kimsesizliği Anason kokan bu evlerde beni bağlayan hiçbirşey yok adından başka Limansız kentlerin laneti, Süregelen vedalarda yaşama ihtimalleri, Çek çıkar beni bu şiirin arasından Imlasiz, kuralsız ve katıksız yaşanan günahlardan Yol, Yolcu ve zaman tanımadan ihanet eden bu otobanlardan Sırtlarında kambur taşıyacak kadar inzivaya çekiliyor burada insanlar Kanıyor tırnaklarım Vardiyası değişmeyen dilsiz odalarda kır kalemimi Sonra bağışla beni Mezopotamyanın ücra bir köy yerindeki ezberini unutan yasak bir dilin lisanında Ey kalemime kor öpüşlerini düşüren Renâs Dağlarımda ki çukurlar gibi büyüyor gözlerin Varoş kasabalar birikiyor içimin kuytu mahzenlerinde Ve artık Hiçbir acı yakmıyor Tanrının ki kadar |