SEN AŞKSINŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Mümkün olup bir şairin yüreğine girebilseydik orada heyecan, acı, göz yaşı ve hüzün görürdük.
John Watson Görmez olaydım, hatta kör olaydım, Feleğim şaşmazdı, yanmazdım böyle, İçim kıpır kıpır etmezdi, Düşündüm durdum, saatler durdu, Olan olmuş bana, bir de sen yorma… Nasıl bir güzellik ki sendeki, Hiçbir sözde güzel sen kadar alımlı değil, -ki o cilalı, boyalı kadınların ölü bakışları, Bir defa bakış değil, bildiğin robot, Seni hangi cennetlik ana doğurmuş ki, Ve sen hangi şeker bayramında dünyaya gelmişsin ki, Ondan mı bu kadar ballısın, şerbetlisin… Şimdi resminle konuştum, Sen duysaydın sevinir miydin ki, Yok, vallahi hayatta yapmazdın, Ezberledim seni, haydi yalan de, Lafı yine gediğine koyardın, ‘’Bakma bana öyle, girme günaha, yazık olacak sana…’’ Memlekette ne kadar nazar boncuğu varsa, Hepsini sana gönderseydim, Korkarım ki, senden daha ağır gelirdi, Ah canım benim, kıyamam, Yemin olsun, hasretini taşıyamam, Sence hangimizin yükü daha ağır? Yok vallahi böyle bir güzellik, Görür görmez gözlerim öyle bir kamaştı ki, Olduğum yerde çakılı kaldım, Görenler heykel filan sanacaklar, Bir de kuru kalabalıklar, basın filan, ‘’Ne olmuş bu adama böyle?’’ manşetleri, Sorgu, sual, hangi birine ne cevap vereyim? Sonrası malum, doğruca akıl hastanesi… Ayıkla pirincin taşını, aldık başımıza tatlı belâyı, Senin için heykel de olurdum, taş da, Keşke yalnızca sen baksaydın bana… Hadi geçtim bunları, yine sana döneyim, Sağım, solum, önüm, arkam hep sen, Sanat eseri sensin güzelim, Hem güzel olana bakmak sevaptır, Çevir kazı yanmasın, Alâkaya maydanoz, bu da olmadı, Laf oyunlarında yine sen kazandın… Ben olsam olsam, bir numaralı hayranın olurdum, Başka da bir şeyin olamazdım, Keşke sen tutsaydın elimi, -ki, yok öyle bir ihtimal, ‘’Manyak mısın oğlum, tipin mi öyle gösteriyor?’’ Dedim kendi kendime… Meselâ bir baltaya sap olmayı bile, Can-ı yürekten istedim, Düşünsene hele bir, Bir kerecik düşün kurban olduğum, Ellerin değecek odun keserken, Hem de senin ellerin, Yok böyle bir mutluluk, daha ne olsun… Bir de meselâ kurufasulye, pilav, Yanında bir baş soğan, Düşünmez olur muyum seni, Al işte, cücüğü senin olsun, Nasıl da unuttum, bir tabak da cacık olsun, Nanesi de ben olurdum, şifa niyetine yerdin… Çok komik kaçtı biliyorum, Seni tatlı cadı seni, hemencecik de gülersin, Ağzın kulaklarında, gözlerinden yaş bile getirdim, Keşke telli duvaklı gelinim de olsaydın, -ki hayali bile ne güzel, Yok hayır, sen hayallerden de güzelsin, Rica ederim fazla gülme, erirsin… Tek öyle olsun, seviçten olsun, Kıyamam ki üzülmene… Beni sorma ne haldeyim, Ellerim ayaklarıma öyle bir dolaştı ki, Çözebilene aşk olsun, Keşke sen çözseydin, kesin sevinçten deli olurdum, ‘’Şimdi de gelin ve damadı dansa davet ediyoruz‘’ Dedi mikrofondaki adam, Bir de baktım ki, bilmem kaçıncı bölümünün özetiymiş dizi, Olsun, onların yerinde biz de olabilirdik, -ki ihtimallerin en şereflisi bu olsa gerek… Elimde iğne, kuyu kazıyorum, Hazır elim değmişken, İşlemeli oya da yapardım sana, Güzele ne yakışmaz, Mavi de yakışır, pembe de, Hatta en uyumsuz renkler de… Gelinlik kız gibisin maşallah, Uğramamış zaman mefhumu sana, Asırlar da geçse sen hep on sekiz yaşındasın, Benimse saçlarıma aklar düşmüş, Ama gönül yaşımı sorarsan, Aynı yaştayız, İnanmadın değil mi? Olsun, bir kerecik kendimi kandırmama müsaade et… Neyse, bu kadar kâfi, Daha fazla konuşturma, Susayım da adam sansınlar, Böyle de mutlu olunmaz ki, İkilemde kalıp duruyorum, Bakmayayım diyorum sana, Bu kez de bir yanım eksik kalıyor, Akıl mı kaldı bende, alıp giden sensin, Deli gibi peşin sıra giden ben, Resimlerinle konuşurken sabah akşam, Uzak ol benden demek de, Sana çok büyük haksızlık olur, Ya benim halim nice olur? ‘’Suç benim, ah eşek kafam, Otur oturduğun yerde işte, Neden ağzını açarsın ki?’’ Dedim de sen duymadın, Yine teselliyi kendimde buldum, Neyse, olan oldu, giden gitti, Hayallerime de ket vuracak değilsin ya, İster gözlerim açık yatarım, İster kapatırım, bir de bunun rüyası filan var, Hem kırılan bardak olsun, Kalbini hiç kırmadım ki, İyi, iyi, buna da şükür, Ya göremeden gözlerim açık gitseydim, Çekilir miydi o yol? Şimdi sırtladım anıları omuzlarıma, Dağ, bayır bana yürümek düşer, İdmanlıyım, yorulmak nedir bilmem, -ki, iyi ki ayaklarım var, Sağlıklıyım hamd olsun, Seni düşünen bir beynim, Seven bir kalbim var, Nasıl unuturum, Bir de hayallerim, -ki asla öldürmem… Vecdi Murat SOYDAN (Yaşanmamış Aşkların Şairi) 30-31/05/2017, Isparta |
Çok beğendim...
......................................... Selamlar..