Ve Tanrı Sensizliği Yarattı
onun sırrı vardı,benim kademim...birlikte bastık
usulca kehanet ocaklarının sırlı kapılarında eli kolu dolu hoşçakallar su veda hava veda kutsal sularla yıkanmış kahinler son diye sesleniyor, bilici bakire dudaklarında güneş kısıyor, dibi tutmuş ikindi sıcağında, üç vaktine az kalmış çingeneler kendini kırbaçlıyor köleleşmiş duygular, ayak seslerini geri isteyen şehrin sokaklarında gözlerini bağlıyorlar dünün, birlikte sıkılmış iki el soğuyor dökülmüş kurşun ölüyor yarının habercileri... yaraya tuzdur şimdi;üç bayrak,deniz,seyredilmiş iskeleler ve upuzun gölgeniz... gök kuşağını beline bağlamış buluta, eşlik ediyor yaseminli sokakların, kahverengi bakan kadınları bakışıp duruyor, gölgesine adres soran gün kendine yakın bulduğu gökyüzüyle kıyım bu diyor, reşit olmayan bir aşk ardından sessizce çekilen denize üşüyor yarınların olmazları... toprak döküyor fırtınalar, geride bırakılmış bizlere teninde düş söndürüyor onca yaşanan sarkaçta takılı kalıyor an yaraya tuzdur şimdi;üç bayrak,deniz,seyredilmiş iskeleler ve upuzun gölgeniz... suadiyemayısikibinonyedi Demir Mutlugil |
Yaşamak ise sunumu evrenin bizler ki serkeş bir name tadında süzülürken yürekten yüreğe hele ki en hoyrat fırtına yine dizelerin dizinde soluklandığımız.
Bir mola verdiğimiz her gün ertesi ve yine doğumu müjdeleyen bir güzellik hayata baş koyup da baş başa kaldığımız o yalnızlık...
Saygılarımla sayın Demir Hocam.
Kutluyorum efendim.