Eski Şiirlerden Saklandık İkimiz De
Ölenle ölünecek bir gün gibiydik, iki boş kağıt istedik dünden. Birini o aldı diğerini ben...Boş verdik,yazmak gelmedi içimizden.
O yıl gelmemişti bahar, El sıcağı eksiğiydi ellerim parmaksız eldivenlerim vardı , parmaklarım tamdı Balıkçı meyhanesinde bahşişti sevda Hayırsız evlat gibiydi dal kırıkları, ak örtüde meyveleri hamdı Ölçtüm mevsimi aklıma gelince Bir elimde mastar Diğerinde şerit metre Anahtarım yoktu zaten Baş kaldırdı tasım ,tarağım Kıran girmiş kıtlığıma Gönül borcum ,kısa vaktim Domino taşlarım vardı Tarttım iyice , Ödensin diye arkamda bıraktığıma Su verdim taş bebeklere, Yusuf kuyusunun suyuyla Bilemezken taşların büyümeyeceğini sulandığında Dopdoluydum aslında, Boş bakarken boşluğa Ne külfettik, ne ülfet Sadece şükürdük, sadece minnet Tek kişilik orkestram , Çalamıyordu dört dörtlüğü Ağıtları yaktım ertesinde Ferah feza çalsın diye , Yegah perdesinde iki şehrin ikisinde İki şehir yıkıldı sonra birlikte... gök azabıydı bu, gölge günü Eyke’de...Derenin kuşunu vuruyordu derenin taşı, Sodom’ dayken tuz direği telaşı. Saklandık eski şiirlerde suadiyekasımikibinyirmiüç Demir Mutlugil |