10
Yorum
18
Beğeni
5,0
Puan
1158
Okunma

YEDİVERENLER
bu kaçıncı şehirlerarası yolculuğum bilmiyorum,
dışarıda, bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor
üşüyen çocukları görüyorum analarının kucaklarında,
üşüyen anaları görüyorum... çocukları kucaklarında,
birbirlerinin merhametine sığınmış hasattan dönüyorlar
yanımda bir ihtiyar,
ve ön tarafta karısını gizlice tartaklamaya çalışan bir adam
daha da uzaklarda,
tepelerin üzerinde inceden bir kar,
ve katar katar olmuş yol üzerinde araçlar,
ya da pervasızca bir sollama yarışı ne diyelim.
yine de... yine de seni düşünüyorum
bana elini ver.
ver ve küçük bir evin bacası gibi alev alev ısınsın yüreğim
ve bir ses, yaşamın içinde yankılansın…
bana elini ver,
günahını vebalini,
ve ne varsa eteklerinde,
kar yağmış fırtına kopmuş bırakmam.
bir kapı açılır elbet gireriz içeri,
duvarda eski bir resim asılı,
kırık bir iskemle köşede,
tozun toprağın içinde kalmış bir masa,
yıpranmış bir boya kırık bir cam,
ve yer yer sıvası dökülmüş bir oda,
ama el ele vererek gülüm,
elbet bir çekidüzen veririz yaşama,
ne de olsa büyük bir liman değil yeniden inşa ettiğimiz,
ya da örtbas da etmiyoruz
kızıl akşamlardaki günahlarımızdan birini...
bana elini ver,
beraber kaldıralım alın terini topraktan,
el emeği göz nurunu…
bana elini ver,
bir şartla ama,
bir farkın olmalı diğerlerinden.
yaşamı,
yaşamı içinden geldiği gibi seveceksin,
içinden geldiği gibi anlatacaksın yaşadıklarını.
sözgelimi topraktan geliyorsun,
yeri geldiğinde öyle bir hissedeceksin ki onu,
perme perişan,
ve günlerce güneşin altında aç susuz kalsan da,
o zaman o,
senin sesinde seninle birlikte olabilmeli
ya da güneşin yediveren çiçekleriyle denize doğduğu
kıyılara komşu dağ yamaçlarından geliyorsun
o zaman balık kokan,
yosun kokan dalgalar seninle olabilmeli,
ve denizi olduğu gibi sevebilmelisin
ya da tüm bunları yaşarken
gökyüzü o an seninle birlikte olmayabilir
ama için titremeli her nefes aldığında,
ve her ak bulutu gördüğünde bir yanın heyecanlanabilmeli.
adımların küçük,
hatta çapsız olabilir
ama seninle bir olmalı adımların…
bana elini ver,
ve bir ses bir bulut gibi kaplasın göğün yüzünü,
bir bulut gibi salkım saçak dağlardan dağlara.
bana elini ver,
bak...
çocuklar sıralıyor bilyeleri,
kavgaları, gürültüleri, sevecenlikleri…
bak...
kuşlar kanat çırpıyorlar sabaha,
ve yediveren çiçekleriyle karşılıyorlar güneşi.
biz de gidelim yediveren çiçekleriyle güneşi karşılamaya,
biz de gidelim alın terini,
el emeği göz nurunu topraktan kaldırmaya...
2008
5.0
100% (17)