kızıl çığlık
kızıl çığlık
düşledikçe seni, renklenip çiçek açar zaman o en güzel olandır hayalin ebemkuşaklarıyla yoksa ışığın rahminden ebesiz günler mi doğardı ve keltepe’nin gözlerine bakmasaydı susuz bir kurt gibi dikleyerek içmeseydi geceyle gündüz işte sevgilim bulmalıyım seni orada günde iki kez öpüştüğümüz o dar vakitlerinde günün, şafak/alacalarında bundandır incir ve cevize öykünerek akşam güneşim teveksiz büyüyorum hep sana doğru halaylarla işte orada, alevler yükseldikçe islenen şu bir hınzır akşam güneşinin son kızıl çığlığıdır bu |