Yazın Kokusu
kıpır kıpırdı
perdeyi itince düştü odaya bir bulut şakacı gölge ederken geri geleceğini biliyordu aydınlığın uzun uyku kumsalında hiç dinmeden hiç dinmeden devam etti mavi bazen yüzü suya düşüyor saydam dalgalarda oynaşan çocuk balıkların manevralarla aniden geri çekildiği kalabalık ayak seslerini emen sarı kumsal el ele tutuşan sevgililerle doluyordu vakit varken içi büyüyen ve olgunlaşan havasını bugüne taşıyan tatlı meltem tadılan hissin içine düşecek kollarını açıp sevdiğini söylediğinde karşılık bulacak yankı eden aşk hiç karışmadan ormanların karmaşasına kırların beyaz yüzünü pembeleştiren küçük eğimlerle patikalara doğru yanaklarımızda yazın kokusu gözlerimizi kapatıp tepelerin rüzgarına karışacağız. |