SALİH İLE MERYEM
bir sahil kasabasında...!
büyük bir aşkın,sesleri yankılanıyordu nerde o eski sevgiler,dediğimiz günlerde iki güzel insan ve iki güzel yürek,tanıdım... aynı yerde doğmuş,aynı yerde büyümüş ve aynı okuldan,birlikte mezun olmuşlardı... salih ile meryemin,dillere destan sevdaları kısa sürede,her yerde konuşulur olmuştu... leyla ile mecnun,ferhat ile şirinin,tutkulu aşkları sanki bir kez daha,yeniden yazılıyor ve yaşanıyordu... bir çok film senaristi,bu aşka şahit olabilmek için uzun yollardan gelerek,onları tanımak istiyordu... Salih... küçük yaşında ailesini,trafik kazasında kaybetmiş ananesi ve dedesi ile,küçük ama huzurlu bir evde mutlu ama,buruk bir hayat yaşıyordu... Meryem ise... kalabalık bir ailenin,yedi çocuğundan biriydi... su gibi güzelliği görenleri büyülüyordu adeta... kitap okumayı çok sever,kendisini aşk romanlarının kahramanlarına benzetirdi... bazen öyle kapılırdıki,sayfaların büyüsüne yaşadığı yerleri kabullenmez,kendisinin o hayata ait olmadığını düşünürdü... ama kimseye belli etmez ve söylemezdi... salihi hayata bağlayan,en güzel değerdi meryem meryem’se salihle bir bütündü sanki... o nereye gitse,peşinde bir gölge gibi,hiç bırakmazdı... herkesin imrenerek izlediği,muhteşem bir aşktı bu... salih askere gitmek için,gün sayıyor ve ayrılık bir karabasan gibi çöküyordu üzerlerine... beni habersiz bırakma salih ,her gün ara diye sürekli hatırlatıyordu meryem... tabiki arıycam,sen benim nefes alabildiğim dünyam kimsesizliğimi unuttuğum,şefkat dolu yüreğimsin bugün bir yere,helallik almaya gidecem gelirmisin...? tabiki sorduğun soruya bak canım yaa... bir süre yürüdükten sonra,mezarlığın kapısına gelirler... ne işimiz var burda neden geldik...? gel meryem bak burda yatanlar annem ve babam salih mezarın başında ,ellerini açıp dua ettikten sonra bak güzel annem sana kimi getirdim der... meryemin gözleri dolar,ve salihin o hali derinden,yaralar onu ben yarın gidiyorum,sizi ilk defa yanlız bırakacam buralarda... nasıl dayanacağımı,bilmiyorum açıkcası... siz yorulmayın diye,ben geldim size helal edin hakkınızı ve sakın ağlama annem bir gün kavuşacam sana... meryem daha fazla dayanamaz,ve salihe sarılarak iki göz iki çeşme,sus canım ne olur sus,sen ağlama güzel yüreğine,yakışmıyor böyle çaresizlik... bu can bu bedenden çıkmadıkça,senin için yaşayacak... ve hüzün dolu bir gün,yerini karanlık bir akşama bırakır... ertesi akşam,terminalin yolunu tutarlar,saat onbirde kalkacak otobüsün yolcusudur salih... komşuları,arkadaşları,vede gözdesi meryem ordadır... ananesi ve dedesi kalp hastası oldukları için salih gelmelerini istememişti ama onlar yinede geldiler ananesi boynuna sarıldı,bahtsız yavrum kınalı kuzum demesiyle birlikte ,erkek kadın herkes ağlamaya başladı... zor güç ayırdıkları salih,otobüse binerek el salladı... artık sahip olduklarından yavaş,yavaş uzaklaşıyordu... birligine teslim olan salih ilk meryemi aramıştı... sensiz nasıl geçer burda günler bilmiyorum gülüm alışmaya çalışıyorum sensizliğin bende yarattığı karanlık ve dibi olmayan kuyuya zorda olsa sensizlik alışmaya çalışıyorum işte gül yüzünden uzak kalmaya ve bir zaman sonra,yazdığı mektuplara karşılık gelmez telefonlar kesilir,haber alamaz meryemden salih ailesininde baskısıyla,nişanlanmıştır meryem günler su gibi akar geçer teskere yaklaşır salih son çarşısında bir nişan yüzüğü alır gözdesine içi kıpır kıpır ama bir hüzün vardır yüreğinde tehris olan salih hiç vakit kaybetmeden memlekete yol alır cebindeki son parasıyla taxsi tutar ve eve gelir sokağın başında bir kafede görür onları ve o an güzel bildiği herşeyin bir yalan olduğunu düşünür bir kağıt alıp şu cümleleri karalamaya başlar insana en büyük acıyı sevdikleri yaşatırmış önce ailem sonrada sen ihanet ettiniz bana ama benim katlanacak gücüm yok artık bu acılara ben doğarken ağlamışım yaşarken ölmüşüm çokmu... Erkan Şeremet |
Kutlarım...
................................. Saygı ve Selamlar..