Bir Girdabın İçindeyimsanki bir girdap yeri içim, bir varla, bir yok arasındayım. ve koca bir denizin ortasında, yüreğimin dibine kadar batmak üzereyim. yüzyıllık bir özlemin yükünü taşıyorum içimde tam göğsümün ortasında seni özlemekle geçiyor günlerim göğsüme dokunuyorum saçlarını okşar gibi saçların bir coğrafyanın ağıtlarıyla dolu ve yasak bir dil kadar cesur ve bir o kadar da acı dolu ve biliyorum ki bir kadını ilk saçlarını okşamaya başlayarak seversin saçların göğsümün üstünde sırat köprüsü şimdi ve biliyorum kayıp bir cenneti arar gibi aradım dudaklarını aradım ellerini ve göğsünü ve omzunu ve tenini ve tırnağını en kırılgan kirpiklerinden tut göz yaşlarına kadar oysa bir cehennemin içindeyim bir denizin en derinlerinde boğulur gibi yokluğuna en karanlık gecelerde ve çıkmaz sokaklardayım aklımda sen içimde hücrelerimde ve boynuna sarılmışım kokun bir nefes kadar çok ve bir kalp atışı kadar içten şimdi bir kalabalığa karışırım bir karanlığı üstüme örterim yahut bir sokaktan geçerim ama sana aç, sana susuz ve sana gitmeliyim çıplak bir çocuk kadar masum ve bir çocuğun ilk kalp atışı kadar yaşam dolu mavi yolculuklarım hep sana kıyına vuran her dalga yokluğuna olan çırpınışlarım bir girdabın içindeyim ve bir kadının ilk defa okşanan saçlarına parmak uçlarımla dokunarak seviyorum hadi şu kara bulut içini dökmeden yak içimdeki kandilleri ibrahim dalkılıç 06/03/2017 20:30 izmir |