BU ŞEHRİN KALDIRIMLARI
Her gün adımlarım bu şehrin kaldırımlarını,
İnsanlar görürüm, Türlü türlü... İlk adımda haza bir hanımefendi Zerafetiyle gözleri okşar, Sonra yürüyen bir paçoz. İki adım ötede Saçı sakalı karışmış insanlar yürür Kirli ve yamalı giysiler içinde. Kamburu çıkmış çoğunun, Kötü hayat koşullarının sonucu olmalı. Maişet derdine düşmüş kimileri, Kızgındırlar bir şeylere, Söylene söylene yürürler. Bir de şu yollara tükürmeleri olmasa! Görünce tepem atar. Karşı köşeyi tutmuş bir dilenci kadın, Yanında küçücük bir çocuk Zayıf ve çelimsiz, Avuç açarlar gelene geçene. Dökülür dudaklarından Dualarla karışık yalvarmalı sözcükler. Kimi görünce kaçışır, Kimisi verir bir iki akçe. İki delikanlı süzer endamlarını kaldırım güzellerinin, Laf atarlar, Kızlar aldırmadan devam eder. Adım başı duyulur Bağrışmalar, küfürler, sinkaflı sözler. Çetenin biri tutmuş köşe başını, Diğeri ise karşı köşede; Çatışmaları an meselesi. Garip kılıklı adamlar görürüm yer yer, Bu topluma ait olmayan kıyafetler içinde. Belki Arap, belki Afgan; Yürürler bu şehrin kaldırımlarında, Kara çarşaflı kadınlar refakatinde. Böyledir bu şehrin kaldırımları, Rengarenk, cıvıl cıvıldır her zaman, Hareket vardır, Bir de bereket olsa keşke, Ama ne gezer! Fakirlik ve yoksulluk egemendir Bu şehrin kaldırımlarına. Ömer Adar-2017 |