sıcak sımsıcak
yaş dolu gözleri gökyüzünün
öylesi bir akşam
işte!
ağzı var dili dini yok
yalanların
hadi
hadi bas git
iki yol bir araya bağlanmıyor fikrinde
gül ayazında soldu
çiçek diyarında sahra
mesele yaşamak olmalıydı
iki çapın duvarında yaslanan kin duvarı
bitmedi
cebelleşmekte işte can tende
yıldızlar kızıl çam ormanlarına daldı gözleri
bir hikaye dolusu sessiz yaşam
insanlar doğduğundan pişman
konuşsan bir türlü
ah be konuşmasan
beni sen tarafımdan vurdular
ayaz bahçelerde cemre düştü havaya
şubat ayazında dudakların
Tanrının günü portakal çiçeği
düşüm incinir düşün içinde
hıncahıç dolu ağız dolusu hayır
hayır
hayır
b
aşka türlü olmayacak
kapatsam gözlerimi gelincik tarlası
yol boyu
titreyen rüzgarın sesi duyulur kulaklarımda
kumdan kalelerin sevinci
kağıt gemileri yüzdürdüğümüz akarsu
asyadan avruya kadar
gözyaşı denizinde sürgün
acılar uluorta
bulut bulut kış
yere deşen çomak düşünce
bir sis içinde dağların başı
bir kardır insansız kalmak
insan kalmaktı yaşamak
ama sorarım size nerede
o eski
dostluklar
çocukça omuz omuza yürümek
bir dağ gibi yaslanmak birbirne
düşmeden üçün beşin ardına:
bir dağ gibi birbirinin ardında
durmalı insan
sözüneri olmalı hayır/ında şerrinde...
beni dinle
duyuyor musun iç sesimi
şubat bu özgürlük son değil
son olmasın!!
"tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok!!"
Nurten Ak Aygen
20/02/2017