AcılarGüne yalnızlıklarla başlanmalı karamsarlığın ucu sönük tükenmeyen bir kalemin yabancı ilhamlarla merhabalaşması, yeni uygarlık gözlerinde saklı içinde insan kırıntıları sular seller gibi ezberlenmiş yüzün yanağının kurtuluşundan öpmek hiç tanınmayacak bir güruhtur.. yüreğinin doğrusunda yalanları bulmamalı gün yüzün hasretimi işlemeyin ellerin uykularım çok sönük yırtılmış korkaklıkların getirdiği ecrinlik sonra yalnızlıkta bir karartı... sırasıyla geliyor ölümler bir nar ağacına iki isimden bir ikilem kuruyorum ağırlaşıyor nar ağacı sonra kendimle konuşuyorum; burada yalana uğramak yerine göz dağları vermek göz renginin uğultusuna ve bir bıkkınlık yineliyor seni her defasında... susarak özlemekle ilgili sorunlarım var sensizliğin locasından bir dem vurarak acılarımın kızgınlıkları içimde dolaşıyor gün hasrete gebe imiş sende yalnızlığıma merhem şimdi uçmalı mı senin göğünde o kadar özgür, vakur bir o kadar da yaralı, güvercinlerden yapbozlar yapıyorum sonra gözlerinin ceninde kendi sayıklamalarımı buluyorum yıkılıyorum, uçurum düşkünü bir hayatın yalnızlığında kayıp sabahlarımı arıyorum uyku bilmez saatlerin gözlerinde karanlıkta ışıldayan bir gün oluyorum. ’’acılarımı göz rengine amade yapıyorum’’ |