Korkunç DakikalarOlmadığın zamanlardaki varlığım hiçe dökülmüş çakılan bedenim ruhumun kayıp sokaklarında yürürdü, gidişini alın yazım yaptım ben soğuk akşamlarda gecelere giden yolları bir de uykumdan çalıp uykunu verdiğim zamanlarım vardık işte suskulu beklemelerde sen uyurdun benim yaşama saatlerimde senin yaşam saatlerindeyse ise ben ölürdüm ki bir uyku vaktinde kapımı çalan ölüme hayır diyemezdim işte... uykularına almadan beni bensizliğin korkunç dakikalarında ellerin titrerdi tutunması ağır bir yük ellerin korktuğum yarınlarım oldu seni içinde barındıramayan kendimi soğuk rıhtımlarda denizi olmayan bir kente astım nidaları yutarken gık çıkartmadan hiçliğimden hiçliğine korkunç dakikalar yaşattım burası zehrimi alsın diye gittim uçurumlar yorgunu bedenimle gidişimi yalınayak yaptım. Yenilmişliğime olan vuslat tam vaktiyle yaşanıyor giderken sen ellerinde taşırdın yokluğumu yalnızlığını kaybettirecek bir bedende ne buldun ki? beni bulamadığın zamanların keskinleşti mi? ölmeye ramak kala yalnızlığının katiliyle öldürdün beni onu bana prangalayalım hüzünlerim ağır basar nidalarım da sessiz nidaları göğsümde saklarım ben baskıyı hissettiğim zaman uçurumların çıkar karşıma atlayıp atlayıp ölemem, senin uçurumların ölümcül değilse bir nazende biçelim bu yalnızlıklara o halde gidişimin ağırlığını koy avuçlarına öylece kalalım ağrılarda acılardan bozma bir umut sunsun hayat ağlayalım boşu boşuna... ’acı mı çektirmek istiyorsun mutluluğunla gösteriş olmasa inanmam mutluluğuna ki acıyla yaşamaya alışanlar acı çektiklerinden bi:haber olurlar anla!’ |