ÇARPA ÇARPA...
Aykırı rüyalar gördüğüne mi yansın gece,
Alevin ölümlü o titrek ışığına mı tutsak düşmüşlüğü mü? Yine de kadir kıymet bilmişliğimin Tereddütsüz şükrü mü? O nazenin dilinde şiirin Hele ki kopup geldiğim iklimlerde, Gök kubbenin maruzat bellediği bir imge mi Sair kullanmadığım hece? Saçaklardaki sarkıt; Ölümün çağrısında naif bir tını belki de Makber bildiğim bir yürekte sere serpe serilmişliğim, Yine de acısı çok yeni Gömdüğüm düş(n)lerimin konuşlu belleğinde, Zehir zıkkım olmuş iken yaşadığıma tek kanıt. Boyalı yüzlerinde çengi oynatan süs bebekleri, Aşkın nüansına dair tek reçete mi Debdebeli aşkların isyanı? Hele ki tüm çetrefilli beyanatı bilinmezin, Kopup geldiğim kırık yüreklerin dahi Makber bellediği izafi bir kodes; Ansızın sızan bir el gördüm mü uzaktan, Dilimde saklı bir miadın dolmasını beklerce Elden ele bir lades yine Demediğime yanıtın özrü, Haznemde ise koca bir yarık. Zalim bir imgenin tetiği çekili: Haylidir düş pazarına düşmüşken yolum, Bin bir nidaya esir edildim ansızın, Yüreğin küpeştesinde dikili sancak Aryalar söylüyor sevgi simsarları. Bölünmüş bir sayıyım Girdabında aşkın, Hatta defolu bir sitemim eşrafın nazarında: Tövbe edip binlerce bozduğum yeminlerin de Şeceresi yine yüksek makamın nazarında, Tüm beyanatlarım kadar da tevekkül eylediğim bir miadı Doldurmaya ant içmişim adeta. Üstelik çömeldiğim bir zemin yine, Densiz de bir sağdıç Yazmayı boykot etsem de kendimi alamadığım Ölümlü bir düş’üm altı üstü, Kıyamet kopsa uyanmam misali, Sevgiye doyamadığım o kerrat cetveli, Çarpa çarpa aşkın tokadını, Bölüne bölüne hece misali her yorgun tümcede, Batılın ikrarı tüm olup biten. Tek hanede ve tek fiilde; Hadi sen de gül, dercesine yorgun beyanım, Meylettiğim mi hüzün yoksa Tokadı mı yediğim? Yine çarçur etmeye doyamazken hayatı, Belli ki en soytarı tayfasıyım Yürekte büklüm büklüm sair duygunun, Sefil tınısında ölmemek adı Rükû eden bir gölge iken tüm ifratım. |