Ateşin Canı İncinir
“sen!
hiç gökyüzüne kırıldın mı?" Bir gam çöker ya üstüne hani, Hangi mevsimden kaçıp geldiği belirsiz, Faili meçhul, Kimliksiz, Bir gam ki üstüne sinmiş tepeden tırnağa Üstün, başın incinir Kapılar kapanır ardı ardına, Perdeler çekilir pencerelere, Saksıdaki çiçeklerde bir tedirginlik başlar, Bir kâbus hızlıca geçer gözlerinin içinden İçin incinir Sonra karanlık bir gece çığlık çığlığa dolaşır odanda, Bütün duvarları bir hüzün kaplar, Ve tavanları, Yarasalar işgal eder gökyüzünü, Gökyüzü göğsüne koyu sancılar saplar Göçer ruhun, Enkaz altında can çekişir düşün, Düşün incinir. Hep, güneş doğacak diye beklersin, Güneşin ışığı söner her defasında Gün cayar, Geceye döner, Ay kahrından deli olur, Kudurur… Yıldızlar firare, göçe zorlanır, Suyu ateşe verirler, Su yanar Ateşin canı incinir Dipsiz bir kuyudan seslenir umut, Bir pervane misali kendi yörüngende döner durursun Anlarsın ki senden başka kimse yok Bir sen varsın, biçare Elin eline yabancılaşır, Parmaklarının ucundan kayar gider ellerin Umudun incinir. Ve gökyüzüne saplanır bakışın, Gökyüzüne kırılırsın, Küsersin, Bakışın incinir, Saçına bir tel ak düşer, Dizlerine kapanır, uzun uzun susarsın Saçında telin incinir, Ve sonra dudağından yorgun birkaç söz düşer, Dilin incinir, Kalbin incinir…. S.U. Serkan Uçar 09.01.2017 |