BİR TUTAM UMUT...
Avuçlamak lal akşamları,
Kanarken için için Deminde bir aşk mesela Ömre biçilen niyet Yine şairin dilek bildiği her dize. Şah damarımdan yakın madem her sure, Bellediğim üzüncün ikbali mi Gelmeyeceğini umduğum her kara gece? Cahil ve ırgat bir düş’üm işin aslı, Üşüdüğüm bedenimde bir garip yolcu: Kesat ve titrek ışıklarda Efkârı hazzı kadar da anlamsız Sırtımdaki yüküm. Kaçıncı oktav ola ki özlem, Kaçıncı rahle üzerine dizdiğim sıra sıra sure Belki de ödemekten kaçtığım bir bedel yine Aşkın sihri. Hadi gel, dercesine çağıran onca münafık gölge, Kayıtsızlığımın suru, Yüreğin de nuru Sevdaya olan düşkünlüğüm: Hem de yerli yersiz ant içmişken sevmelere Nasıl da muteber bir örgü Yaşadığım ve yaşatacağıma inandığım her yürekte. Ürkünç, telaşlı ayak izlerim… Kayıbım ezelden beri: Devşirdiğim kim bilir kaçıncı hale, İstifli yıldızların bakir sessizliğinde Bir tutam umuda sarılmayı dilemişken Hem de en meşakkatli ölümde Sır bildiğim günceme de Gömülmeyi dilediğim Henüz yazmadığım son dize. Batılında ömrün geçti gitti nice mevsim, Yongasında hüznün Mademki rahmet bildin onca tahakkümü Erip ereceğine çoktan nail oldun ey dertli gönül. Makbulüm ya da mahcup bellediğim her imge: Kelimelerin arasında kaybolmayı ödül bildiğim, Biraz da titrek sesinde, Kanayan gecenin asılı kaldığı son katre Yine varlıksızlığımın ikbali; Bilfiil işgali gölgelerce. |