KARANLIĞIN SESSİZLİĞİ
KARANLIĞIN SESSİZLİĞİ
Her güne acılı ağıtlar, kanlar akıtıyor zaman Gül dikenini, kuş sevişmelerini unutturarak Herkesin aymazlığında, karanlığın sessizliği Güneşin çığlıkları tenlerde çoğalan isyan Siyah sözcükler emiyor gecenin yoksulluğu Yıldızları salsam, akıtsam ayı; maviliklere Tan ağarsa barışa; Güneşin doğuşu aşk olsa… Acılı bir güne uyanıp, yalnızlığı, çaresizliği Zihince içmek, karalara boyanmak katranca Baharı hangi karakış, tutuklar, hapsedip saklar Bir çocuğun düşlerini güneşle süslemek varken Bahara, çiçeğe hasret taptaze emellerin dalları Renklerin dansında, uçurtmaları kışkırtıyor rüzgâr Onca yaşam sesi, onca çocuk düşü ezik mi ezik Sen hangi coğrafyanın gülüşlerini taç ettin, Ya da hangi toprağın cömertliğinde insanları Kendi kendine muhtaç ettin ey çözümsüzlük… Ufkun sinesine sinmiş yarınların düşü Uyandı uyanacak gün, kuşların kanadında Mutluluk pınarı ah ki ah! Çocukların gülüşü Sussun silahlar, kahreden bu petrol kokusu Darlığın, yokluğun keskin kılıcı yok olsun Yok olsun insanın ensesinden, nefesinden. Haydi, ellerini çek, çek insanlığın üzerinden Çek, mutsuzluk tezgâhında dokunan görüşü Ey insanlık, armağan et çocuklara barışı Güneşlere uyansın karanlığın sessizliği… Gülşen Şenderin |