NAZIM ve ŞAİR (*)
Merdivende
bir Mahkum Başını kaldırıp, baktı Heykele; "Mahkumlar durakladı. Dur hele Kara Zurna bre! Sen hepten sapıttın yine. O Günün Ana Garı’nı Bugünün "İstanbul Kültür ve Sanayi Fuarı" yaptın, birşey demedik; "- Mahkumlardan biri Şairin Kendisidir." dedin, haydi onuda yedik! Diyelim ki; Merdivende duran ve Heykele bakan Mahkum, Şairin kendisi. Ya bu Tunç Heykelde neyin-nesi? Ayrıca, "Memleketimden İnsan Manzraları yazıldı 1941 Yılında. O Gün nere-Bugün nere? Aradan üç Çeyrek Yüzyıl geçmiş bre! Bu Mahkumlardan Biri nerden bilebilirdi ki; Günün birinde bu Merdivenlere Heykelinin dikileceğini? Sen karıştırmışsın herşeyi. Valla Usta, 75 Yıl nedir ki? Bakarsın üç Çeyrek Yüzyıl sonra -tahminen 2100 ortalarında- Martı olarak tekrar gelirsem Dünyaya, konarsam kıvırcık Saçlarına bu Sorumluluğun, uçmadan gergin Kanat açar, çırpınmadan sıçrar, tünersem Omuzuna, fısıldarsam Martıca Kulağına 150 Yıl önce yazdığı Şiiri, -75 Yılda gelmişse Ustam buraya kadar- demekki daha bir 75 Yılı var, Heykelinin dikileceği. Bence Şair İleriyi görebildiği Sürece Şairdir! İnsan olduğu için ölür, Yıllar sonra gelir Aynı Merdivenlere Dikilen Heykelini görür. (*) HAYDARPAŞA GAR OTELİ Şiirkayesinden alınmıştır. Bu Şiirin Başlangıcı olan MARTI ve NAZIM Şiirlerini lütfen okuyunuz. |