MİSAL...Sıradan özlemlerin sıra dışı tezahürleri, Bir güncenin mağrur ve tek düze yalnızlığı: Kırık şiirin kırgın güftesi, Kırılmaz dediğinin saf kan tecridi Yine ara duraklarda hulasa bir gölge, Adam boyu yalnızlığın gözden uzak Biraz da yalın o ikilem yüklü maruzatı. Demelerle geçmiş Diyeceğine kefil; Yarı yolda kalmış gözleri nemli O pejmürde çocuk: Yalıtılmışlığın ikrarı Burnunu silerken usul usul. Asılsız ihbarları var düş kırığı sevinç balyamın, Kırağı çalan telaşları var Yorgun adamların Ve soluksuz nidalarına karışırken aklı Yıkarken tüm kirini dünyanın, Kadın Denen erbabının yuvayı dişi kuş yapar misali; Dişinden tırnaktan arttırdığı Hulasa artıkları yine ip cambazlarının: Hani olur da düşerim baş aşağı misali Bir yudum da su vermeli belki Kuramadığım hayallerin köküne Yine de köksüz bir arbede Mağlup düşülesi, Sıradan bir yargı olmasını dilediğim Leblebi tozundan uçuk kaçık arsız gölgelere rehin verdiğim, İflah olmaz o hoyrat ve sümsük kız çocuğuna Kalın bir cetvelle avuçlarına vurduğu Adsız kadının. Ne gam oysa demeler; Hâşâ, senden büyük Allah var, Nidasında tek duyan O olsa da. Yeterler, yutarlar; Sallarlar başlarını gönülsüz şiirlerin Gönüllü neferleri: Bir bukle de olsa keşke adına mutlanacağım Yine de beyan etmediğim tek bir mazereti Sahipleneceğim… Adlar, adsızlar; Yanlı ve yansızlar; Sıradan bir gölge adsız çiçeklerin Kopuk sapında tek bir diken yine Gülün bülbüle duyduğu sitem. Derleyip toparladığım bavulumda Yine hezeyan yine hoyrat bir günce, Adına şiirler yazılan sevdanın büyüdüğü gönülde Bir zerre aşk’a duyulan hicap; Bekâreti oysa saflığın Hem de en büyük feveran Gönülden düşen ne çok hicran, Derlerdi de inanmazdım misali, Yorgun ruhuma en sıcak yatak, Savrulduğum evrende konuşlandığım kırgın vicdan: Bilip bilmeden geçtiğim o sapakta, Bir düş kırıntısına yüklediğim tüm iman. |