hangi fırtına sana uğrarsoldu hayat soldu geceler martıların ayak izleri bir bir kayboldu denize düşen yakamozlar ve saçlarına lapa lapa yağan karlar biten bir hayatın habercisi gibi eski bir tutanağın mahkum olmuş sanığıydım sana gelirken sona geliyordum geceyi dolduruyordum koynuma en umarsız en anlamsız ve en öfkesi tavan yapmış sular gibi çırpınıyordum ardından bir bir yüzüme çarpıyordum gök mavisini ve adressiz gönderiyordum mektupları etrafı çevrili bir değirmen taşı gibi kendi kendimi öğütüyordum kuyulara karanlık çöküyordu sonra akşamın korkusu bütün mektuplar özlemi anlatır bilirim ama ben mektuplara kokumu koyuyordum hangi rüzgar sana getirir hangi fırtına sana uğrar ve hangi sevda saçlarını okşar bir bir bilmiyorum neden gözlerinde bunca mavi varken bunca karanlığın içinde kalıyordum ve sen bir umudun içinde kalıyordun ben bir sevdayı koklar gibi seni seviyordum ibrahim dalkılıç 21/10/2016 20:10 izmir |