Vakitsiz Yolcuoysa vakit çoktu yolcu yolun başında duruyordu pranga misali zincir vurmuş gönlüm bendenime ruhum sarmalasa da kendini bendim yıkılır altında kalırım hallaca bırakılmış pamuk misali savrulmaktayım yere düşen beyaz kararmakta siyah sadece gözlerimde oysa tenimde saklanan sanrı bile olsa bilmedi kendini her düş bozumuna gerçek dedi saçıma düştü hasat mevsimi bir bir omzumdan süzülerek yere eğildi sonra vakit azaldı yolcu hala durduğu yerde bekliyordu yaş/l/anmış ben yüzüm kırışıklara boyun eğiyordu elimse artık titremeye başlamıştı taş plakları tutamıyordu eskiden kalma şarkı neydi o "hancı sen yolcu sen" yol ben yolcu ısrarla gelmiyorum diyen durduğu yerde önüne şafaklar seren karanlıkmış umurunda mı şafaktan sonra gece yırtılırmış farkında mı bir loş ışıkmış o caddelerde yalnız kaldı vakit bitti yol kendini toplayıp gitti sökükleri diken kimdi hiç kopmayan ipi neydi insanlar yollara düşerken ipi kopmuş itler gibi gerçek köpekleri kim nasıl sakinleştirdi son yolcu da kendini bilmediği için gelmedi belki sığınacak bir yer arıyor şimdi belki de boynuna geçmiş tasma çalışıyor kuyruğunu yakalamaya |
gözleri döküldü resme, resim iki büklüm!
ışıkla