YALAN...
An’dı her bir yaşanmışlığın bir adım ötesi,
Ve anmıştım gölgelerini Rahmet okuduğum nicesi. Derken seyreldi gök kubbe, Uçmuştum bir kez, Uçurmuştum ebemkuşağı yalnızlığımı Efkârına dünlerin yığılıp kaldığım. Zaman aşımına uğradığı yalan, dünyanın; Engerek yılanlarının zehri de yalan Ve ölülerin sır tutamadığı. Kıdemli bir gölgeyim işin aslı, Cebinde kaçık düşleri Belli belirsiz yalıtılmışlığın kâhyası Keyfim de yalan hatta yalandan öte. Irgat düşlerin tanrıçasıyım oldum olası: Kimine uzun kimine kısa bir yalanın meşrebiyim Ve boyutsuzluğumun çengeline yığdığım Gözyaşlarım. Cebrin tasviri kadar kerrat cetvelinde Yalıtılmış bir simgeyim Ve bir o kadar itibarlı. Heyhat, dediğim yanıltmasın seni asla Ve gölgelere paye verdiğim de yalan Hem de kendini bilmez bir Kül Kedisine dönüştüğüm O gecenin yıkık duvarı. Teneşir paklar isyanları: Hem de asılsız bir güncede tarumar ettiğim Çeperine yığdığım mı marifet dercesine, Hükümlü imlerin dansında O kaybolmuşluğum; Rüküş kelamların cazibesi de yalan. Kokuşmuş bir adalet kadar yalnız mı olmalı insan Ve rüştünü ispatlamamış gerçeklere attığı çalımda mı Mimlenmeli en aykırı rota Yine müşkülpesent bir imde rükû edilesi O çıyandan gayrı olmalı dünya, Dediğime de bakma Ve ruju bulaşmış kadim bir yalanı Boykot ederken düş perisi imlerin Tekâmül bildiği o nüansa tıkalı Âşıkların efkârı da yalan, Ölümsüzlüğün mucidi iken iblis Ve gün yüzü görmez her bir melekten Doğan aşkı da karalayan ucube yanılsamaları İçin için kanayan yaraların ve Kanmalarla geçen ömrün t-cetvelinde, Gömülmüşlüğü tüm gelir-gider işlemlerini Çentiklediği Tanrı’nın Ve muzip bir tefrikada kala kalmışlığım… İşte, bir tek o değil Söylemekten imtina ettiğim Hadi çöz batılını bilinmezi Ve imgele gözyaşlarımı: Evet, bir de onlar değil yalan Bildirgeme sığındığım ve sığamadığım Benliğimden taşan. |