Denizsiz pencereler
Yıldızların üzerimize kamp kurduğu bir akşam vakti,
Denizin sesini işitir olduk odalarımızdan Böyle anlarda o kalabalıktan kaçmalı veyahut kendi dünyasına sığınmalı insan, Ki ben ne zaman uzun süre odama çıksam, Nefesimin kafesli pencerelere yöneldiğini ve bahçelerin ötelerini gören camı araladığını anımsarım Hangi yöne gittiğini kestiremem nefesimin, Oysa o, her metresini ezbere bildiği bu bahçede beni hep gizli köşelere çekiyor, Ve, birkaç ay hep orada, o bahçenin herbir köşesinde, Sıkı sıkıya kapandığım pencerelerin arkasında o yapaylıktan beni kurtarıyor Oysa camların parladığını görmek çok hoşuma gidiyor demiştim. Gemilerin geçerken sulara bıraktığı izlere bakıyor sessizce ve çekilip gidecek olan göçmen kuşları düşünüyordum, Kendi kurduğumuz o sığınakta ona hikâyelerimi anlatıyor, onun hikâyelerini dinliyordum Küçük bir kız çocuğundan genç bir kadına dönüştüğü o günleri anlatırken, ara sıra sesi kesiliyor, gözleri donuklaşıyordu Aldatılmış ve yalnız hissederdi kendini, Boğaza yakın bile olmayan o pencerelerden soğuk okyanus sularına atlayıp, boğulup gitmeyi düşünürdü Suya atladığı o anı yüzünde görüyor, ağaçların çığlığa dönüşen sesini de işitiyordum. |