Bağbozumu
Gözünün karasında yıldızlar kayar bir bir
Aralanır kapılar, sonra kızıl bir güne Yarınlar bu günleri, dünlere yayar bir bir Zümrüt renkli yapraklar, gidiverir sürgüne Zülf-i yâr ışır tende, titretir canı ayaz Kuşlar sükûta gelir, çiy düşer gonca güle Semâdan iner iclâl, ayrılır siyah beyaz Yansır peri dansları, pencerelerden tüle Boşalan kadehlerden sâkiler de mestane Firkatin ağırlığı lehçelerde ünlenir Bağbozumu habbesi sunulur tane tane Hüzünlü bir terennüm bahçelerde dinlenir Sonra gam yükü çöker âfâkın ötesinden Vuslatın fermanına dayanmaz hiç bir engel Taşların arasından akan su bestesinden Fısıldar kulağıma, bekletme der haydi gel... Erol URAZ 24.09.2016 Kırklareli |
engel ki ne e3ngel
şuna bakarmısınız üstadım ya hu
resmen kendi ağzınız ile geleceğinizi demişsiniz adeta
velakin böyle bir üslup ve anlatım bilmeyen bir şairden çıkar mı
adeta bi nevi kendi kur'an ınızdan birkaç yazmışsınız
tebriklerim ayyukaca
selam saygılarım ile