su
ölmek için
hiçbir ağaç kovuğunu kabul etmiyordu Yahya, ve büyüyordu Meryem’in yüzünde ki haya.. çaresiz kalmıştım yorumlanmaz kabuslar içinde çözülmez kördüğüm.. ve ölmek üzere olan bir kuş gibi göçlere imrendim. kargışlar, alkışlar ve kar-kışlar gördüm kervan geçmez çöllerin dipsiz kuyularda karanlık şiirler ördüm ne Yakup oldu ardımdan ağlayan ne de Züleyha bilirim parmaklarını doğrayan, nergis kokusundan değil, kardeşlerimin ellerinden öldüm. esmer ve hüzünlü yüzüm ömrümün soyka encamıdır mezarlar içinde sorgulardan döndüm bak alnım cinnet sofasıdır kalbimse kan-ter içinde Kerbela ve şimdi yaralarımı sunuyorum sana yaralarıma tuz, bir yudum da su ver Leyla.. |
büyük keyif okumak.
tebrik ediyorum başka bir yorum yapmak haddimi aşmam olur.