SeninSordun mu güneşe beni? uzaklardayım tuzaklarının yakınlarında ceplerimde ellerim gözlerinin gelişlerine bırakıyorum hayalleri sustuğun yerden terkediyorum seni uzaklardayım kahverengi zamanlarım var benim gözlerinden uzak renklerle örtülü gidişinin başlangıcıyla sonlanan bekleyişlerim var benim dur! bırakma ellerimi daha bileklerimdeki yara çok derin korkuyorum sensizlikten sensiz ölememekten Şimdi, şimdilerden kalk ayağa bileklerimden düş aşkın puslu zamanına ellerimi de al ses telim üşümesin diye gülüşlerimi kulaklarına bırakıyorum çığlıklarımla çığlıklarımda senin al ne varsa git ülküm yıkılışlarda bundan daha gayrı bir deprem ancak gözlerinde yaşanacak bir vuslatta al ellerim senin! sensizliğim senin.. ’ellerimden tutuluyordun nefesine söz geçiremeyen bir adamın korkak duruşlarını sergiliyor senli beni bir hiçliğe sürüklüyordum sensizlik ertesi senin olmana yürek yediremeyen bir insanın tatlı yaşamını süslüyordu gözlerin ki bir bakış bile etmezdim bir bakışın kadar değerli değildim hoşçakallara saklanıp gitmeliydin ’gidildin’... ’ |