Hâle eyvallah
Kibir kalesini yıkan yiğide
Yoldaşa uzanan dala eyvallah Atadan yadigâr kutlu öğüde Cihana hu diyen dile eyvallah Gözleri güneşten daha da hârlı Rüzgârı kadife efsun buharlı Firkati zemheri sesi baharlı Âsumân edâlı kula eyvallah Âşık meclisinden sır atı ile Gâh elif gâh Leyla beratı ile Göğün yedi katlı suratı ile Bezm-i Elest’teki hâle eyvallah Kalemin berceste kelâmı gibi Mâ’nâ ikliminin selâmı gibi Tutuşan yüreğin merhemi gibi Gel deyu çağıran yola eyvallah Gâh pervane gibi çerağa gelen Gâhî Ferhat gibi dağları delen Lokman hekimdeki fermanı bilen Dervişi güldüren çöle eyvallah Vakit tamam olup hüküm gelince Makberî mahlâsı öksüz kalınca Sararken kefenim bedeni ince Dört omuz üstünde sala eyvallah __________Makberî |