senfoni!Şimdi artık susabilirim içim konuşurken bilmiyorum hemde hiç bilmiyorum yaprak döken ağaçlar gibi kimbilir hissiz hangi denizin içine batıyor başımın içinde doğan güneş uzaklarda ufukların çizgisinde birleşiyor akşam çöküyor her akşam biraz daha yorgun düşüyorum hayata gel el gibi durma seni sensiz yaşamakta utangaç ay ve kurşun sıkıyor geceye bu şimşekler ve eski bir para gibi saklanan kederler eski cüzdan içinde gün ve geceler içinin dip köşesinde tenhasında sabahlıyor mademki gülmüyor geceler mademki söndü ateşte kıvılcım içimde bırak güller ağlasın gülün dikeninde solsun sonbahar ikindisinde yanan su geçip gidiyor hayatın içinde bir denklemin öyle ölebilirim ki, yapraklar gibi Kış uykusuna dalan zamanda kırık bir saz gönlüm Bak rodrigonun gitar konçertosu çalıyor uluyan rüzğarda ne garip sustu evren bir seni dinliyor artık bir çocuğun çelimsiz ayakları yırtık pırtık üst baş sırtında küfesi oysa nasıl da tekmelemişti küfeyi babası ölünce yol ortasında sezerek kötü kaderini nasıl gülebilirim ki nasıl sığınacak bir liman arama telaşında bütün kuşlar batan gemilerin yolcusu doğan çocuklar İstasyonda trenler ağlıyor ah daha dün her gün dün oluyor pecerelerde mavinin hasreti örseliyor övüyor beyaz mendillerde isi kalıyor siyah gecelerin portakal rengi gün ağarıyor şafakardan kızıl güller açarken sen beni unut bir köşede cam göbeği dalgalı denizlere at inleyen alkışları duymayan beethoven aşkına uyut beni rüzgarın dizlerinde ninniler söyle Köyler kentler uyansın dağların eteklerinde hadi çal hadi çal çıldıran öfkeli bir senfoni duymasın kulaklarım işitmesin şu koca anaların yüreklerinde yanan harman yerini yarın ertesi cumartesi anne!! Nurten Ak Aygen 16.09.2016 |