aşkın kıyameti
gözlerine bakınca
munzur içimden geçerdi şavkıyan ay parlayan yıldız ve bir eylül esintisi akşamı kanatır gibi içimde yaprak dökerdi ikimizde öyle yalnızdık ki öyle yapayalnız bir pencere kenarına oturup kendi kendimizi asardık bir intihar sessizliğinde ceplerimde bir sürü yalnızlık biriktirdim bir sürü acı bir sürü özlem ve bir sürü sen biriktirdim hiçbiri bir ben etmedi rastlantısız bir düş gördüm içinde düşen bir yaprak yaprağın sarısında sen toprakla sevişir gibi tenime sarılmış aşkın kıyametini tenimde kokluyordu biliyorum seni sensiz yaşamak zor ama bir hayat tanımak kadar bir ömür yaşadım seni sen yoktun seni senin yokluğunda yaşadım senin yokluğunu gecenin zifiri karanlığında yaşadım gün doğumunda ikimizi de unuttum şiir dediğin bir yaşamın mısralarına bir ömür yüreğini vermekle olur bende yüreğimi bir ömür yokluğuna adadım terin soğumadan teninde doğdum bir sabahın seher vaktinde aşkın kıyametini saçlarını koklayarak yaşadım bu ömür az geldi bize biz ömürsüz sevelim birbirimizi ibrahim dalkılıç 11/08/2016 21:05 izmir |