NE DESEM Kİ SİMEYRA
vurulmuşum içimde yalnızlık fışkırırcasına
kederliyim katledilmeyi bekleyen bir ırk edasıyla, isyanım; gerçeğime hayallerin gölgesi düşmesindendir sana ne desem ki Simeyra hangi yasaktan söz etsem,hangi uçurumdan atsam kendimi kendimi kandırabilir miyim aşkın hatıralarıyla? gezdiğim rüya sahilleri şimdi bir bir işgal ediliyor lanetin askerleri düşünü kurduğum tüm ormanları parçalıyor bütün vadilerde önümü tıkıyorsun,nasıl bağırayım git artık simeyra seni bağışlıyorum,öldürmedin beni. sana ait bir senfonı çalar içimdeki memleketin en hüzünlü bulvarlarında kaçıyorum simeyra buralardan,uçurtmalarımı sen havalandır bulutlar yolumu kesiyor,atıyorum kendimi senin uçurumlarından korkum gözlerine benziyor,büyüyorum acıyla tanışmak için içimde buğulu gözlerine benzeyen bir telaş geziyor Simeyra. sen hiç kendinden kaçar gibi yaşadın mı Simeyra? hiç kurgusunu bardaklarda bırakmak zorunda kaldığın mavı hüzünlerin oldu mu? ve hiç gecelerin kara ordularınca işgal edildin mi Simeyra cesaretin çalınır,hayat bir sıfıra döner herkes gider ışıkların seni yalnızlığa parçalatması için söner. düşlerime senin adını verdim, kendimi bizim dağlara çarptım büyüdüğüm tozlu sokaklara fırlattım tüm hayallerimi nasıl olsa işe yaramıyor dedim,beni zamnalarla yarıştıran ve beni senin aşkına işgal ettiren tüm namussuz kavramları ve öteberisini yaşamın terkettiğim kendi kıyılarıma bıraktım. biliyor musun Simeyra sen korkaksın, hüznün anarşizmini, aşkın terörizmini ve cömertliğini kalleşliğin bir resim gibi önüme koymadın hadi git bağışlıyorum seni unutmak için tüm hayatı Simeyra. seni nasıl sevseydim daha Simeyra? bilgimden yarattım seni,tanrıdan istedim duygu giydirdi sana ve beni ben yapan emegimin tadını beynine dokunuşlara seni ekledi gözlerine hayatı yüreğine beni... oysa bilmediğim duygular, kentlerimde hüzün anarşizmini yarattılar, döndüm tanrıya baktım ve ağladım Simeyra ağladım,ağladım çünkü yüreğimi kanattılar acıdığımdan değil,orada sen vardın. beyninde bir hücre olmuştum ve bir ömür tanrıçalara inat Kubaba sinirlenirdi,kavimleri vardı hislerimin ve sana ibadet için yola düşmüşlerdi. her bir fısıltı zamanın ardı sıra gelen mektuplarıydı sana varmadan düşüp ölmüşlerdi. artık git seni bağışlıyorum ve unutuyorum,bekleme. hadi git simeyra,çok kaldın herkes gitmiş neden hala buradasın n’olur git. yüreğine beni yerleştiren Allahaşkına git burada bir Nuh tufanı daha olacak, kovulmuşluğun kayalıklarına tutunma duygu seli yeni bir evrimin ayak sesi değil miydi beni aşkın en ağır teröristi ilan ettiklerinde ve hüzün anarşizminin ormanlarımda nasıl beni katlettiklerini unuttun mu? ben seni tanrılarla konuşmaz tartışmazken sen her şiirin temasi mı olacaksın yüreğimin tüm zirevelerinde adın varken sen beni korkaklığına sığınanlarla mı konuşup sarhoş olacaksın Simeyra? bu nedir Allahaşkına Simeyra yoksa kumdan yaptıgın kalenin öldürülmeyi bekleyen bir muhafızı mıyım? ne kadar mahsumdu o gece sessizliğim Simeyra ve sen, bilgiden yüzünü çizdiğim, şiir giydirdiğim ve uğruna oruç tutup tanrıdan ağlayarak istediğim Simeyra gidiyorsun demek,ben git dedim diye gidiyorsun git ve bekleme Simeyra, nazlanmalarımın çocuk yüzüne alışık değilsin demekki, Dogu’dan deniz yüzü gördüğüm karalara kadar ne çok sensizmişim seni sarhoş gladiyatörlerine veren çelimsiz bir serzenişmişim. ayaklarının ucunu öpüp dizlerinde zamanıma baktığım bilgi ve hayalden yapılı kutsallık kaşlarımda senin parmak izlerin var, yalnızlığımda senin gürültün tenimde şehvetin ve yüzünde yüzümü unuttuğum tanrıça artık beni terket,git Simeyra o geldiğin yere git. beni tanıdığın yerden son defe geç,git gömülme yalnızlığıma seni bağışlıyorum....unutuyorum ve seviyorum. Zeki Nurçin |
En derin saygı ve sevgilerimle.