gittikçe uzaklaşıyorsun
öyle garip karanlık bir gece
ve ben içimden intihar ediyorum bulutların arasında gülümseyen yıldızları seyrediyorum gecenin en karanlık en sessiz en ihanet dolu ’’seni seviyorum’’lar yüreğimin duvarlarını bir bir yağmalıyor kaç özlem biriktirdim kaç ölmek arasında gidip geldim ve kaç dar ağacı kuruldu göğsüme bilmiyorum pusudadır şimdi uyku toprağı soğuk bir yalnızlığın zaman aşımında kalmıştır ince bir yağmur damlası gibi yastığın soğuk tarafına yüzümü bırakıyorum yüzüm ölü yüzüm üryan yüzüm arsız gözden süzülen her damlaya vakitli vakitsiz karanlık çöküyor kirpiklerde kırağı bir kar tanesiyim kuruyan tüm kuyulardan yıkılan tüm binalardan deşilen tüm şehirlerden bir bir ben doğdum aşk gibi özlem gibi sevda gibi bir varoş kalabalığından geçer gibiyim adın yüreğimin üstüne düşüyor gün ağarmak üzere sokaklar ıssız sokaklar karanlık sokaklar sonsuz kere kimsesiz şimdi hangi denizde boğarım kendimi hangi sulara salarım yalnızlığımı ve hangi gün ışığına hangi söğüt dalına asarım yüzümü senden uzakta yaşanılmıyor biliyorsun gittikçe uzaklaşıyorsun gittikçe yalnızlaşıyorum ibrahim dalkılıç 08/08/2016 03:15 izmir |